13 Ocak 2011 Perşembe

Mavi

Hoşçakal gökkuşağı. Seni de bitirdim hemencecik. Oysa ne kadar da uçsuz duruyordun başlarda, hiç bitmezsin sanmıştım. Ne çabuk unutmuşum her şeyin bir sonu olduğunu.
Hani kalmanı istemesem de sindirebilmeyi isterdim seni. Mideme oturmazdın belki o zaman. Midemde binlerce kelebek varken hem de, bir sürü rengarenk kelebek.
Ama aşık olduğumuzda midemizdeki kıpırtıyı kelebeklerin varlığına bağlamamızın sebebini de şimdi anlıyorum ben . Bir gün sonra ölürlermiş gerçekten.

Şimdi onların yasını tutuyorum.. Bir gün sonra geçmeyecek biliyorum.
Ama uyandım görebileceğim tüm rüyalardan. Yarın çıkıpta "her şey bir rüyaydı bak gökkuşağı hala orada, uyandın kaldır başını bak" demeyecek kimse. Dese de gökkuşağını göremeyeceğim yine. Şimdi siyah ve beyaz var. Mavi var bir de, tüm umutların mavisi.







4 Ocak 2011 Salı

ay




    İnsanlardan bir tık daha fazla duyarlı oldum hep. Biraz daha farkındaydım ben. Gülerken en güzel kahkahaları ben attım, ağlarken benim gözlerimden döküldü en büyük yaşlar. Sözler benim kalbimi deldi geçti hep, alelade söylenmiş sözler. Oysa ben yalnızca bir aymışım. Yıldızlarınmış aslında o ışıklar. Onların ışığını aldıkça, bitmiyormuş ışıkları sandığımın aksine. Benim en değer verdiğim şeyler hiçbir şey götürmezmiş aslında onlardan.
 
   Dünya küçüktür demişlerdi. O kadar büyükmüş ki dünya... Keşfettikçe küçülür sanmamız da bundanmış. Öğrenmeye açlığımız bundanmış. Yeninin peşinden koştukça küçülmeyecekmiş dünya. Öğrendikçe küçülen biz olacakmışız aslında. Ve her şeyin bir zamanı varmış. Adın yüksek sesle söylenip, yanlarına çağırıldığında öğrenecekmişsin bunu da.

  Ve onca kömürün içinden seçilmeni sağlayacak olan kendini fark ettirebilmen olacakmış. Senin çabanda bitiyormuş her şey. Elmas olmak ya da kömür kalmak senin elindeymiş hep...

 Ama ne kadar çabalarsan çabala hatırlanmaya değecekmiş bazı şeyler. En güzel anılar olarak kalacakmış onlar. Anılar ne zaman çöp olur bilmiyorum ya da ne zaman gülümsetir anılar...

En güzel anılara...